Ölüm ve Bedensel Zararlarda Tazminat
Yayınlanma:
Ölüm ve Bedensel Zararlarda Tazminat | Borçlar Hukuku kapsamında ele alınan haksız fiil sonucunda meydana gelebilecek olan zararlar nedeni ile bireyler, zarar görmüş bireyler, kendisine zarar vermiş olan bireylere dava açarak zararların tazminin talep ederler. Zararların tazmini için açılan davalara tazminat davaları denir. Tazminat davaları hukukumuzda maddi tazminat davaları ve...
Ölüm ve Bedensel Zararlarda Tazminat Nasıl Talep Edilir? Borçlar Hukuku kapsamında ele alınan haksız fiil sonucunda meydana gelebilecek olan zararlar nedeni ile bireyler, zarar görmüş bireyler, kendisine zarar vermiş olan bireylere dava açarak zararların tazminin talep ederler.
Zararların tazmini için açılan davalara tazminat davaları denir. Tazminat davaları hukukumuzda maddi tazminat davaları ve manevi tazminat davaları olmak üzere genel manada 2'ye ayrılırken; maddi tazminat davaları da zarar görenin açtığı maddi tazminat davaları ile zarar görenin ölmesi nedeni ile mirasçılarının ve kanunda öngörülen kişilerin açmış olduğu destekten yoksun kalma tazminat davası olmak üzere 2'ye ayrılır.
Ayrıca manevi tazminat davaları da bir zarar gören kişi tarafından bir de zarar görenin yakınları, yasal mirasçıları tarafından açılmak üzere 2'ye ayrılır. Bu makalede kanun hükümleri eşliğinde bedensel zararın meydana gelmesi ile açılan tazminat davalarını ve ölüm neticesinin meydana gelmesi ile açılan tazminat davalarını ele alacağız.
Yani her 2 hususa da ayrı ayrı değineceğiz. Bu hususlara değinmeden öce haksız fiil kavramını ele almakta elbette ki fayda vardır.
Türk Borçlar Kanunun 49. Maddesi ile tanımlanan ve devamında da ilgili maddeler kapsamında hüküm altına alınan haksız fiil kanun hükmünde şu şekilde ifade edilmiştir:
MADDE 49 Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Kanun hükmünden yola çıkarak haksız fiil şu şekilde tanımlayabiliriz: bir kişin hukuka aykırı bir eylem neticesi sonucunda bir başka kişinin bedensel bütünlüğünde veya malvarlığı üzerinde bir zarar meydana getirmesine haksız fiil denir.
Bir haksız fiilin meydana gelebilmesi için eylemi gerçekleştiren kişinin kusurunun olmasının yanında ayrıca da eylem ile meydana gelen zarar arasında uygun bir illiyet bağının da kuruluyor, kurulabiliyor olması gerekir.
Haksız fiilin zorunlu unsurları şunlardır:
- Eylem yani fiil
- Eylemi meydana getiren kişinin kusurlu olması gerekir.
- Hukuka aykırılık
- İlliyet bağı
Bedensel Zararlar Nedeni İle Açılan Tazminat Davaları
Günlük hayatta meydana gelen olaylara ve yargıya konu olan davalara baktığımızda bireyin birçok farklı konuda bedensel bütünlüğünde zara meydana gelebilir. Örneğin kişi bir işçi ise bir inşaatta çalışıyorsa, çalışma sırasında düşüp bacağını kırması; ya da şehirlerarası bir yolculuk sırasında içerisinde bulunduğu otobüsün kaza yapması, yolda yürürken kırmızı ışığa riayet etmeyen sürücünün gelip çarpması sonucu kolunu kırması, logar kapağının doğru kapatılmaması sonucu logara düşen çocuğun sakat kalması gibi olaylarda bireyin, diğer koşulların gerçekleştiği varsayımından hareketle bir haksız fiil sonucu bedensel bütünlüğünde zara meydana geldiğini görmekteyiz. Kişinin yaşama hakkı ve bedensel bütünlüğü kanun koyucu tarafından gerek Anayasal düzlemde gerekse Türk Ceza Kanunu boyutunda ve gerekse diğer kanunlarca korunan en doğal hakkıdır. Bu hakkı ayrıca Evrensel İnsan hakları beyannamesinde de koruma altına alınmış hakkıdır. Bu nedenle devletler bireyin yaşama hakkının ve bedensel bütünlüğünün korunması yönünde birçok önlemler almaktadırlar. Yukarıda örnekler eşliğinde ifade etmiş olduğumuz bir bedensel zarar haksız fiil ya da hukuka aykırı bir eylem neticesinde vuku bulmuşsa kişi bu bedensel zararın tazmini için dava açma hakkına sahiptir. Kanun koyucu bunu Türk Borçlar Kanunun 49. Maddesinde haksız fiil kapsamında genel manada ele alarak ifade etmiştir. Başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür diyerek bunu ifade etmiştir. Bedensel zararın meydana geldiği olaylarda tazminat davasını bedensel zarara uğrayan kişi açar. Eğer bu kişi tam ehliyetsiz ise bu durumda yasal temsilcisi onun adına davayı açmak ile yükümlüdür. Ölüm ve Bedensel Zararlarda TazminatÖlüm ve Bedensel Zararlarda Tazminat Nedeniyle Dava Nerede Açılır?
Davanın nerede açılacağı dava yoluna göre belirlenecektir. Dava yolu da haksız fiili meydana getirmiş olan tarafın kim olduğuna göre belirlenir. Yani taraf devlet midir, yoksa bir birey midir ya da bir özel hukuk tüzel kişisi midir? Davalı taraf eğer birey ise ya da özel hukuk tüzel kişisi ise bu durumda devreye Hukuk Muhakemeleri Kanunu devreye girer. Eğer taraf devlet olacaksa yani idare olacaksa bu durumda da İdari yargılama Usulü Kanunu devreye girer. Biz burada davalı tarafın birey veya özel hukuk tüzel kişisi olduğunu varsayarak makaleye devam ediyoruz. Davanın açılacağı mahkeme 2 yönden ele alınır. Bir görevli mahkeme bir de yetkili mahkeme. Yetkili mahkeme hangi yerdeki mahkemede dava açılacağını belirmede görevli mahkemede de özel hukuk alanında hangi alana giriyorsa orayı belirlemede eğer herhangi özel bir hüküm bulunmuyorsa genel görevli mahkemede dava açılacağını izah eder. Hukuk Muhakemeleri Kanunu kapsamında ele alınan özel hukuk davalarında görevli ve yetkili mahkemeler kanunda şu şekilde ifade edilir. Haksız fiilden doğan davalarda yetki MADDE 16 Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Haksız bir fiil sonucunda açılacak bir dava sonucunda yetkili mahkeme kanun hükmüne göre 3 yerde olabiliyormuş:- Haksız fiilin işlendiği yer,
- Zararın meydana geldiği yer
- Gelme ihtimalinin bulunduğu yer
MADDE 54 Bedensel Zararlar Nelerdir
Bedensel zararlar özellikle şunlardır:- Tedavi giderleri.
- Kazanç kaybı.
- Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
- Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
Haksız fiil neticesinde zarar gören eğer ölmüş ise bu durumda da meydana gelen zararlar neticesinde dava açılır. Fakat davayı bu sefer destekten yoksun kaldıkları için ölen kişinin aile efradı açar. Yani destekten yoksun kalma tazminatını şu şekilde tanımlayabiliriz: Haksız bir fiil neticesinde bir kişinin ölümü sonucunda o kişinin kendisine destek sağladığı varsayılan eşi, çocukları ve annesi ile babası ayrıca ispat etmek kaydı ile kendisine destek sağladığını söyleyen her kimse zarar verene karşı kişinin ölümü nedeni ile meydana gelen zararları tazmin etmesi için açtığı tazminat davasına destekten yoksun kalma tazminat davası denir. Yargıtay destekten yoksun kalma tazminatı için bir kararında şu ifadeleri kullanmıştır: Destekten yoksun kalma davası ile davacı miras bırakanların (ölenin) doğmuş bir dava hakkını değil, kendilerine yardım eden kimsenin gelirinden ve yardımından yoksun kalmaları sebebiyle muhakkak olan, fakat halele uğratılan menfaatleri oranında uğradıkları zararın giderilmesi istenir (4.HD. 14.10.1963, K. 9019, Çenberci, s. 807). Ayrıca Türk Borçlar Kanunun 53. Maddesinin 3. Fıkrasında da destekten yoksun kalma tazminatı açıkça hüküm altına alınmıştır. Kanun koyucu ölüm Halide meydana gelecek zararları da yine 53. Madde de hüküm altına almıştır. Kanun hükmü şu şekildedir: MADDE 53 Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:- Cenaze giderleri.
- Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
- Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.
Ölüm ve Bedensel Zararlarda Tazminat Davaları Hangi Süreler Kapsamında Açılabilir?
Bu durumda devreye Türk Borçlar Kanunu girer. Kanun 72. Maddesinde hüküm altına alınmıştır. Kanun hükmü şu şekildedir: MADDE 72 Tazminat Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir. Davaların açılabilmesi için Türk Hukuk sistemi dilekçe yazılmasını koşul kılmıştır. Ve bu tazminat davaları özel hukuk kapsamında ele alındığından dolayı Hukuk Muhakemeleri Kanununa tabidir. Ölüm ve Bedensel Zararlarda Tazminat Hukuk Muhakemeleri Kanunu bir dilekçenin yazılması için gerekli unsurları ilgili hükmünde ifade etmiştir. Madde 119 da şu şekilde ifade edilir:Ölüm ve Bedensel Zararlarda Tazminat Davası Talebinde Dilekçe Nasıl Yazılır?
Dava dilekçesinin içeriği MADDE 119 Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur: a) Mahkemenin adı. b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri. c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası. ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri. d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri. e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri. f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği. g) Dayanılan hukuki sebepler. ğ) Açık bir şekilde talep sonucu. h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır. Usule ilişki konuları ifade ettikten sonra esasa ilişkin değinmemiz gereken bir husus varıdır. Hâkim tazminatı neye göre belirleyecektir. Kanun koyucu hâkime her ne kadar somut olayı değerlendirerek bir takdir yetkisi tanısa da bu takdir yetkisinin de sınırlarını çizmiştir. Türk Borçlar Kanunun 55. Maddesinde şu şekilde hüküm altına almıştır: MADDE 55 Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır. Ölüm ve Bedensel Zararlarda TazminatÖlüm ve Bedensel Zararlarda Tazminat Sıkça Sorulan Sorular
TAZMİNAT DAVASI - ÖLÜM VE CİSMANİ ZARAR SEBEBİYLE AÇILAN TAZMİNAT - İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ ALANINDA UZMAN BİLİRKİŞİ HEYETİNDEN RAPOR ALINMADIĞI. KUSURUN AİDİYETİNE VE ORANINA İLİŞKİN RAPOR ALINMASI GEREKTİĞİ - İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ESASI İNCELENMEKSİZİN KALDIRILMASI VE DAVANIN YENİDEN GÖRÜLMESİ İÇİN DOSYANIN MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİ. ÖZET: Somut olayda, mahkemece alınan 04/09/2015 tarihli raporun tek kişiden oluşan çevre mühendisi iş güvenliği uzmanından alındığı, iş kazasının meydana geldiği iş kolundan seçilecek ve aynı zamanda işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmadığı açıktır. Ölüm ve Bedensel Zararlarda Tazminat Bu durumda mahkemece aralarında makine mühendisi bilirkişi ve aynı zamanda işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman kimselerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği mevzuatı hükümleri irdelenerek, işverenin alması gerekli önlemlerin olup olmadığı, varsa bunların neler olduğu, işverenin hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususların ayrıntılı bir biçimde belirtilmesi suretiyle kusurun aidiyetine ve oranına ilişkin rapor alınması gerektiğinden davalı tarafın kusur raporuna ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. İŞ KAZASI TAZMİNAT DAVASINDA İDDİA VE TALEPLER Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacının davalı işyerinde 29/01/2010 tarihinde iş kazası geçirdiğini, iş akdinin 16/09/2013 tarihinde işverence sona erdirildiğini, son maaşının 1.500,00 TL olduğunu, davalı işvereninin işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğüne aykırı davrandığı için bu kazanın olduğunu, davacının baş parmağını kaybettiğini, Malul kaldığını belirterek 2.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş, 07/04/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle 2.000,00 TL'lik maddi tazminat miktarının 51.252,09 TL'ye yükseltmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince meydana gelen kazada davalı işverenin % 80 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek % 20 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden hesap raporu aldırılmış, hesap raporu doğrultusunda 51.252,09 TL maddi tazminat ve 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Bu haber toplam 359 defa okunmuştur
İLETİŞİM: 0 312 229 25 05
CEP: 0 545 229 25 05
ADRES : Adres: Eti, Strazburg Cd. N:10/9, 06101 Çankaya/Ankara
Tazminat Hukuku